Köken | Cinsiyet | Anlam | |
---|---|---|---|
Karayağız | T. | Erkek | Koyu esmer kimse. |
Koçubey | T. | Erkek | Koçu arabasını kullanan kişi. |
Manzur | Ar. | Erkek | 1. Görünen, görülmüş. 2. Beğenilen. |
Otuk | T. | Erkek | 1. Çakmak. 2. Çakmak taşı. |
Özertan | T. | Erkek | Gerçekten erdemli olan kimse. |
Salgur | T. | Erkek | Saldıran, saldırgan. |
Songun | T. | Erkek | 1. Sonuncu, son olan. 2. Eğilim, yetenek. |
Tanırer | T. | Erkek | Anımsayan, bilip ayıran, seçen kimse. |
Teşrif | Ar. | Erkek | Şereflendirme, onurlandırma. |
Urun | T. | Erkek | bk. Orun |
Veli | Ar. | Erkek | 1. Sahip. 2. Ermiş, eren. 3. Bir çocuğun her türlü durumundan sorumlu olan kimse. |
Yıldırım | T. | Erkek | 1. Gök gürültüsü ve şimşekle görülen, hava ile yer arasındaki elektrik boşalması. 2. Çok hızlı, canlı. |
İncebay | T. | Erkek | Nazik, kibar kimse. |
Atom | Fr. | Erkek | 1. Birkaç türü birleşince çeşitli kimyasal bileşikleri, bir tek türü ise bir kimyasal ögeyi oluşturan parçacık. 2. Eski Yunan filozoflarına göre, gerçeğin son, artık bölünemez, bozulamaz diye tasarlanan temel ögeleri. |
Azam | Ar. | Erkek | Büyük, çok büyük. |
Cankılıç | T.+Far. | Erkek | Özü klıç gibi keskin olan kimse. |