| Fıtnat |
Ar. |
Kız |
Zihin açıklığı, kolay kavrama ve anlama yeteneği, zekâ.
|
| Gurbet |
Ar. |
Kız |
1. Gariplik, yabancılık, yuvasından, yurdundan veya kentinden uzakta olma durumu. 2. Yabancı.
|
| Hatıra |
Ar. |
Kız |
1. Bellekte yaşamaya devam eden geçmiş izlenim, duygu veya olay. 2. Bir kimse veya olayı hatırlatan nesne, yadigâr.
|
| Lâmiha |
Ar. |
Kız |
bk. Lâmih
|
| Seyyare |
Ar. |
Kız |
1. Gezegen. 2. Kervan, kafile.
|
| Hatice |
Ar. |
Kız |
Erken doğan kız çocuğu.
|
| Meşkûre |
Ar. |
Kız |
1. Beğenilmiş, övülmüş. 2. Teşekkür edilmeye değer olan.
|
| Müzehher |
Ar. |
Kız |
Çiçekli, çiçek açmış.
|
| Sabire |
Ar. |
Kız |
Dayanan, sabreden.
|
| Seyyide |
Ar. |
Kız |
Saygın, muhterem kadın.
|
| Tuba |
Ar. |
Kız |
1. Güzellik, iyilik, hoşluk. 2. Cennette bulunduğuna inanılan, kökü yukarıda, dalları aşağıda büyük bir ağaç.
|
| Haticenur |
Ar. |
Kız |
Erken doğan güzel kız çocuğu.
|
| Kâmile |
Ar. |
Kız |
1. Olgun, yetkin kimse. 2. Kültürlü, bilgili. 3. Bütün, tam, eksiksiz.
|
| Lâtife |
Ar. |
Kız |
1. Yumuşak, hoş, güzel, sevimli. 2. Güldüren, tuhaf ve güzel söz, şaka.
|
| Müzeyyen |
Ar. |
Kız |
Süslenmiş, bezenmiş, süslü.
|
| Sabiye |
Ar. |
Kız |
Küçük kız, kız çocuğu.
|