| Firkat |
Ar. |
Kız |
Ayrılık, dostlardan ve sevgiliden ayrılma.
|
| Firuzan |
Far. |
Kız |
bk. Füruzan
|
| Firuze |
Ar. |
Kız |
Açık mavi renkli, değerli bir süs taşı.
|
| Fitnat |
Ar. |
Kız |
bk. Fıtnat
|
| Ful |
Ar. |
Kız |
Büyük beyaz çiçekleri kokulu, boyu üç metreyi bulabilen bir ağaççık ve bunun beyaz, kokulu çiçeği.
|
| Fulya |
İt. |
Kız |
Nergisgillerden bir bitki ve onun güzel renkli, kokulu çiçeği.
|
| Funda |
Rum. |
Kız |
Kurak yerlerde yetişen çalı türünden bir ağaççık.
|
| Fügen |
Far. |
Kız |
bk. Figen
|
| Füruzan |
Far. |
Kız |
Parlayıcı, parlayan, parlak.
|
| Füruzende |
Far. |
Kız |
1. Yanıcı, yakıcı. 2. Parlatan, parlayın, aydınlatan.
|
| Füsun |
Far. |
Kız |
Sihir, büyü.
|
| Füsunkâr |
Far. |
Kız |
1. Büyüleyici. 2. Sihirbaz, büyücü.
|
| Galibe |
Ar. |
Kız |
Üstün gelen, yenen, önde gelen.
|
| Gamze |
Ar. |
Kız |
1. Süzgün ve yan bakış. 2. Çenedeki veya yanaktaki çukurluk.
|
| Ganime |
Ar. |
Kız |
Ganimet alan.
|
| Ganimet |
Ar. |
Kız |
1. Düşmandan alınan mal. 2. Beklenmedik kazanç veya olanak.
|