| Cedide |
Ar. |
Kız |
1. Yeni, kullanılmamış. 2. Pek az zamandan beri bilenen veya mevcut olan.
|
| Refiye |
Ar. |
Kız |
bk. Refia
|
| Sanemnur |
Ar. |
Kız |
Put gibi güzel ve parlak kadın.
|
| Nesime |
Ar. |
Kız |
1. Yumuşak esinti, yel. 2. Yumuşak huylu.
|
| Fazıla |
Ar. |
Kız |
Erdemli.
|
| Sanevber |
Ar. |
Kız |
1. Çam fıstığı ağacı veya kozalağı. 2. Sevgilinin boyu posu.
|
| Fazilet |
Ar. |
Kız |
İnsan yaradılışındaki bütün iyi huylar, erdem.
|
| Hüsna |
Ar. |
Kız |
Çok, en çok, pek çok güzel.
|
| İsabet |
Ar. |
Kız |
1. Rast gelme, yerini bulma. 2. Doğru bir fikir söyleme.
|
| Bakiye |
Ar. |
Kız |
1. Artık, artan, kalan, geri kalan. 2. Kalıntı.
|
| Hüsne |
Ar. |
Kız |
bk. Hüsna
|
| Sania |
Ar. |
Kız |
1. Yapan, işleyen, meydana getiren. 2. Sanat eseri yaratan.
|
| Hüsniye |
Ar. |
Kız |
Güzel.
|
| Muvahhide |
Ar. |
Kız |
Allahın birliğine inanan.
|
| Aişe |
Ar. |
Kız |
Rahat yaşam süren, bolluk içinde yaşayan.
|
| Fecir |
Ar. |
Kız |
Sabaha karşı ortalığın aydınlanmaya başladığı zaman, tan vakti.
|