| Fitnat |
Ar. |
Kız |
bk. Fıtnat
|
| Ful |
Ar. |
Kız |
Büyük beyaz çiçekleri kokulu, boyu üç metreyi bulabilen bir ağaççık ve bunun beyaz, kokulu çiçeği.
|
| Galibe |
Ar. |
Kız |
Üstün gelen, yenen, önde gelen.
|
| Gamze |
Ar. |
Kız |
1. Süzgün ve yan bakış. 2. Çenedeki veya yanaktaki çukurluk.
|
| Ganime |
Ar. |
Kız |
Ganimet alan.
|
| Ganimet |
Ar. |
Kız |
1. Düşmandan alınan mal. 2. Beklenmedik kazanç veya olanak.
|
| Ganiye |
Ar. |
Kız |
1. Zengin, varlıklı. 2. Çok hoş. 3. Kadın şarkıcı.
|
| Garibe |
Ar. |
Kız |
Görülmemiş, tuhaf, şaşılacak.
|
| Gaye |
Ar. |
Kız |
Amaç, erek, hedef.
|
| Gazal |
Ar. |
Kız/Erkek |
Ceylan.
|
| Gazale |
Ar. |
Kız |
Dişi geyik.
|
| Gazel |
Ar. |
Kız/Erkek |
1. Divan edebiyatında bir nazım biçimi. 2. Türk müziğinde belli bir kurala bağlı olmadan bir kişi tarafından sesle yapılan taksim. 3. Sonbaharda kuruyup dökülen ağaç yaprağı.
|
| Gurbet |
Ar. |
Kız |
1. Gariplik, yabancılık, yuvasından, yurdundan veya kentinden uzakta olma durumu. 2. Yabancı.
|
| Gülsüm |
Ar. |
Kız |
Yuvarlak, dolgun yüzlü.
|
| Gülsüme |
Ar. |
Kız |
Yuvarlak, dolgun yüzlü.
|
| Hacer |
Ar. |
Kız |
1. Taş, kaya. 2. İsmail Peygamberin annesinin adı.
|