Köken | Cinsiyet | Anlam | |
---|---|---|---|
Sabır | Ar. | Kız | Katlanma, dayanma,ses çıkarmadan bekleme, tahammül etme. |
Zeria | Ar. | Kız | Vesile, bahane, sebep, fırsat. |
Ayniye | Ar. | Kız | Gözle ilgili olan. |
Beyaz | Ar. | Kız | 1. Kar rengi, ak. 2. Temiz, lekesiz. |
Fezanur | Ar. | Kız | Uzay gibi parlak ve aydınlık olan. |
Kamer | Ar. | Kız | Ay. |
Lâmia | Ar. | Kız | Parlayan, parıldayan, parlak. |
Meşale | Ar. | Kız | 1. Ucunda alev çıkararak yanıcı bir madde bulunan aydınlatmaya yarayan değnek. 2. Herhangi bir konuda ışık tutan kimse, önder. |
Müyesser | Ar. | Kız | Kolaylıkla olan, kolay yapılan. |
Abide | Ar. | Kız | 1. Anıt. 2. Önemi ve değeri çok olan yapıt.3. İbadet eden, tapan kul. |
Nuhbe | Ar. | Kız | Her şeyin iyisi, seçkini. |
Sabiha | Ar. | Kız | Güzel, şirin, hoş. |
Seyyal | Ar. | Kız | Akıcı, akan, akışkan. |
Taçnur | Ar. | Kız | Işıktan, nurdan taç. |
Fıtnat | Ar. | Kız | Zihin açıklığı, kolay kavrama ve anlama yeteneği, zekâ. |
Gurbet | Ar. | Kız | 1. Gariplik, yabancılık, yuvasından, yurdundan veya kentinden uzakta olma durumu. 2. Yabancı. |